Biyolojik kirlenme, gemi taşımacılığı sektöründe en acil çözüm gerektiren sorunlardan biridir. Bu sorun, önemli ölçüde bir geminin hızını düşürerek ve kullanılan yakıt miktarını yükselterek işletme maliyetlerini ve egzoz emisyonlarını artırabilir. Kirlenme aynı zamanda, istilacı su türlerinin taşınmasına katkıda bulunarak biyolojik çeşitliliği, ekosistem sağlığını ve sonuç olarak dünya genelinde liman topluluklarının geçim kaynaklarını etkiler.
Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne göre kirlenmenin zaman içinde birikmesi, yakıt tüketimi ve sera gazı emisyonlarında önemli artışlara neden olur. 2018 de Uluslararası Denizcilik Örgütü, gemi taşımacılığı sektörünün GHG emisyonlarını 2030'a kadar 2008'e kıyasla %40 ve 2050'ye kadar %50 oranında düşürme hedefi belirledi. Uluslararası Denizcilik Örgütü 4. GHG emisyonları çalışmasında, deniz taşımacılığı sektörünün CO2 salınımının 2018'de yaklaşık 919 milyon ton olduğunu açıkladı. Bu rakamı göz önünde bulunduran Uluslararası Denizcilik Örgütü, emisyonun %9, yani 83 milyon tonluk kısmının tamamen gemilerin biyolojik kirlenme yükünden kaynaklandığını öne sürdü. Bu da iyileştirme potansiyelinin dikkate değer olduğu anlamına geliyor.
Uluslararası Denizcilik Örgütü, hem egzotik türlerin dünya genelinde yayılmasına neden olan bir araç hem de aşırı karbon emisyonlarının bir nedeni olarak biyolojik kirlenmeye odaklanmayı seçse de kirlenme sorunu, gemi sahipleri ve operatörler için yeni bir şey değil. Onlar için geleneksel sorunlar ekonomikti; düşük hız daha az sefer demek, düşük hız ve yüksek yakıt tüketimi, geminin zaman sınırlı sözleşmeye tabi olduğu durumlarda tazminat talepleri ve kira sözleşmesinin sonlandırılması anlamına geliyor.
Kirlenme önleyici kaplamalar için bir tamamlayıcı
Kirlenmeyle mücadele etmek için gemi operatörleri normalde ilgili faaliyet koşullarına uygun kirlenme önleyici kaplamaları seçer. Ancak bunlar pek çok nedenden dolayı her zaman optimum seçenek olmayabilir. Tüm gemi sahipleri birinci sınıf kaplamalar satın alma lüksüne sahip değildir ve o zaman en uygun fiyatlı olan ürünlerle idare etmek zorundadır. Ayrıca, operatör filolarının çok büyük bir kısmını oluşturabilecek zaman sınırlı sözleşmeye tabi gemilerde kaplamalar işletmenin asıl sahibi tarafından seçilir. Bu, yakıt tüketimi artırabilir ancak gemi sahibi yakıt maliyetini karşılamaz, bu nedenle yapılan seçimin sonuçlarıyla başa çıkması gereken taraf kiracı olur.
Bazı gemiler, dar bir alanla sınırlanmış çalışma düzenine sahiptir ve büyük yolcu gemileri gibi geniş kapsamlı çalışma düzenine sahip olanlar bile sıklıkla trafik taleplerini karşılamak için görev dışı bırakılabilir. Büyük yolcu gemisi operatörleri normalde dünyanın farklı yerlerinde birkaç hizmet yürütür ve operasyonel nedenlerden dolayı sıklıkla gemilerin farklı hizmetler arasında geçiş yapmasını sağlar. Bu, geminin kaplamasının beklenen kullanım ömrü sırasında birkaç kez çok farklı ortamlarda faaliyet göstereceği anlamına gelebilir.
Diğer gemilerde ise küresel ticaret faaliyeti yürütmek, kirlenme olasılığının daha yüksek olduğu yerlerde uzun süre faaliyet göstermek anlamına gelebilir. Bu değişken faaliyet profili, seçilen kaplamanın kullanım koşullarına uygun olmaktan çıkmasına ve kirlenmenin iyice yerleşmesine neden olabilir.
Operatörlerin karşı karşıya kaldığı ikilem
Birçok gemi operatörü, kirlenmenin gerçekleştiğinin farkındadır ancak performansın düşmesinin ötesinde, kirlenmenin ne ölçüde veya hızda gerçekleştiğini doğru şekilde ölçemez. Bu her zaman güvenilir bir yöntem değildir çünkü diğer faktörler devreye girer. Hava durumu, yakıt kalitesi, motorun bozulması ve hatta geminin farklı hava ve yük koşulları altında faaliyet gösterme şekli bu hesaplamada rol oynayabilir.
Kesin olan, geminin performansının ve işletme masraflarının arttığıdır. Zaman sınırlı sözleşmeye tabi gemilerin operatörleri ve gemilerini işleten gemi sahipleri bunu doğrudan ekstra masraf ve performans kaybı olarak kabul eder. Gemilerini işletmeyen gemi sahipleri için işin kötü tarafı, yeni seferlerle ilgili görüşme yapılması gerektiğinde geminin gelecekteki kazanç potansiyeli bir ölçüde geçmiş performansına dayalı olmasıdır.
Öğlen raporu gibi geleneksel yöntemler kullanarak bir geminin performansını belirlemek mümkündür ancak yeterli verinin toplanması zaman alır ve bu verilerin analiz edilmesi için deneyimli amirler gerekir. En iyi amirler bile, gemi hızı ve yakıt tüketimi üzerindeki etkinin hava durumundan mı, akıntılardan mı, yetersiz bakımdan mı yoksa diğer faktörlerden mi kaynaklandığını belirlemekte zorlanacaktır.
Bazı gemi sahipleri, performans izleme yazılımına yatırım yaparak sorunu daha iyi anlama girişiminde bulunmuştur. Bunlardan bazıları çok başarılı olabilir ancak en iyilerinin bile verilerin doğru bir yorumuna ihtiyacı vardır ve bu garanti edilemez. Yazılımlar sıklıkla, kirlenme ileri bir aşamaya geldiğinde sorun olduğuna işaret eder ve bu süre içinde çok miktarda yakıt gereksiz yere harcanmış olur.
Bazı operatörler, gövde durumu ve kirlenme yönetimi ile ilgili bilgi edinmek için su altı incelemelerinden faydalanmayı tercih eder. Bu daha iyi bir çözüm gibi görünse de yüklenicilerin farklı raporlama yöntemleri kullanması nedeniyle kirlenme derecesini ölçmek genellikle zordur.
Bir kirlenme sorunu tespit edilirse sorunun nasıl giderileceğini düşünmek yine operatörün sorumluluğudur. Bunun için ileriye dönük planlamada geminin programı ve temizliğin nerede yapılabileceği hesaba katılmalıdır. Temizlik karmaşık ve maliyetli bir işlem olabilir, hatta kaplamaya zarar vererek geminin bir süre sefer yapamamasına yol açabilir. Ayrıca, kirleticileri ve biyoemniyet risklerini artırma olasılığının yanı sıra sağlık ve güvenlik sorunları da doğurur. Sadece öngörülen, kısa kuru havuza alma süresinde fırsat yaratılabilir, aksi takdirde operatör gemiyi sadece temizlemek için beklemeye almanın ekonomik olmadığını düşünebilir.
Hem düzenlemelerle ilgili hem ticari baskıya karşılık olarak, artan sayıda operatörden, hem gemileri hem çevreyi koruyabilecek yenilikçi ve sektörün gelecekte daha sürdürülebilir olmasına yardım edecek çözümler bulması beklenmektedir. Biyolojik kirlenme sorununu çözmek ilk olumlu adım olacaktır.